Terk Edilme Korkusu Yaşıyor musunuz?

Terk edilme korkusu kişilerin yaşam kalitesini bozan, ilişkilerini zedeleyen bir etki yaratır. Terk edilme korkusu belirtileri, nedenleri, çözüm yolları yazının devamında…

Terk Edilme Korkusu Nedir?

Terk edilme korkusu bağlanarak büyüdüğünüz insanların, yerlerin ve birtakım durumların eninde sonunda kişiyi terk edeceğine veya reddedeceğine dair geliştiren sağlıksız bir korkudur.

Bu terim genellikle önemsediğiniz birinin veya bir şeyin kaçınılmaz olarak bireyi terk edeceğine dair duyduğu endişe veya korkudan kaynaklanan aralıksız düşüncelerini veya davranışlarını tanımlamak için kullanılır.

Bazı gerçeklere dayanan veya dayanmayan olumsuz düşüncelere yanıt olarak terk edilme korkusuyla başa çıkmaya çalışan kişi ilişkilerinde yapışkan, güvensiz, kıskanç, duygusal açıdan manipülatif ve hatta kontrolcü hale gelebilir.

Terk edilme korkusu hayatın olağan akışında karşılaşılacak durumlara tipik olarak öğrenilmiş bir yanıttır. Terk edilme korkusu yaşayan kişiler belki de çocukken yetişkinlerin bu şekilde tepki verdiğini görmüşlerdir veya belki de erken yetişkinlik döneminde çevrelerindeki kişilerin reddedilmeye bu şekilde tepki verdiklerini görmüşlerdir. Bu tür sağlıksız eğilimlerin normalleşmesi ve benimsenmesi uzun bir süre devam edebilir.

Terk Edilme Korkusu Ne Zaman Ortaya Çıkar?

İnsanın hayatını çıkmaza sokan terk edilme korkusu her an ortaya çıkabilir. Bazı kişilerde çocuklukta başlar, bazılarında ise bir travmaya bağlı olarak daha geç başlayabilir. Sevilen birini, romantik bir ilişkiyi, hatta kariyeri kaybetmenin verdiği acıyla tetiklenebilir.

Terk edilme korkusunun farklı nedenleri ve başa çıkma mekanizmaları vardır. Ancak güven sorunlarının kökenine inmek bağlanma stillerine daha derinlemesine bakmayı gerektirir.

Genel olarak terk edilme korkusu çocukluk deneyimlerinden kaynaklanır. Bu güçlü terk edilme, reddedilme veya dışlanma duygusu, güvenilmez izlenim yaratan, şiddet uygulayan veya sıklıkla uzakta olan bir ebeveyne maruz kalma nedeniyle kazanılmış olabilir.

Bağlanma Stilleri ile İlişkisi Nedir?

Terk edilme korkusu genellikle güvensiz bir bağlanma tarzına işaret eder. İlk olarak 1950’lerde psikolog Mary Ainsworth ve psikiyatrist John Bowlby tarafından öne sürülen bağlanma teorisi, bağlanma stillerinin genellikle erken çocukluk döneminde birincil aile büyükleri ile kurulan ilişkilere bir yanıt olarak geliştiğini öne sürer. 

Çocukken kendinizi güvende hissettiyseniz ve ebeveynleriniz fiziksel, zihinsel ve duygusal ihtiyaçlarınızı sağladıysa, bu güvenli bir bağlanma stiline katkıda bulunur.

Bir yetişkin olduğunuzda çocukluğunuzda edindiğiniz güvenlik ve özerklik duygusuna sahip olmaya devam edersiniz. Ancak yaşamın erken dönemlerinde bu duygusal uyum ve güven olmadan kişi üç farklı güvensiz bağlanma stilinden (Kaygılı, kaçınan veya düzensiz) birini geliştirebilir. Bahsedilen bağlanma stillerinin hepsinin temelinde terk edilme ve güven sorunları vardır. Bu bağlanma stillerini edindiğinizde kendi ihtiyaçlarınızı karşılamayı ve kendinizi sakinleştirmeyi öğrenmiş olabilirsiniz. Yetişkin bir ilişkide bu davranış türü kopukluk, sınırlı iletişim ve duygusal olarak ulaşılamama gibi görünebilir.

Eğer ebevenylerin davranışları tutarlı değilse, yani bir gün ilgi ve şefkatli iken ertesi gün ulaşılamaz ve mesafeli ise bu durum kaygılı bir bağlanma tarzına yol açabilir. Bu tip bir ebeveyne sahip olan çocuk, anne veya babasının ihtiyaçlarına nasıl cevap vereceğinden bir günden diğerine hiçbir zaman emin olamadığından huzursuz olabilir. Bir yetişkin olarak bu, güvenme konusunda zorluk yaşayan, aşırı tedbirli bir partnere evrilebilir.

Terk Edilme Korkusu İlişkilerde Nasıl Ortaya Çıkıyor?

Çaresizlikten kaynaklanan terk edilme sorunları, insanların başkalarına zarar verecek şekilde davranmasına neden olabilir ve gelecekte sağlıklı, güvene dayalı ilişkiler kurmayı zorlaştırabilir. Hayatınızdaki önemli kişilerin sizi bir gün mutlaka bırakacağına dair hissettiğiniz sarsılmaz duygu veya düşünceler, partnerinizin davranışlarını, ilişkilerini ve düşüncelerini kontrol etme girişimlerinizin arkasında olacaktır.

Bir partnerin terk edilme sorunu yaşayan bir kişinin uyguladığı baskıcı davranışlarını reddetmesi ve ondan uzaklaşması kaçınılmaz olur. Bu düşünce ve inançlar tarafından ilişkilere verilen zararı kabul etmek ve onarmak, terk edilme sorunlarının kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet haline gelmemesini sağlamak için genellikle hayati önem taşır.

Diğer yandan terk edilme sorunu yaşayan bazı kişiler, ilişkilerin kötü veya vaktinden önce sona ermesi durumunda ortaya çıkabilecek hayal kırıklığını en aza indirmek için bağlanmaktan tamamen kaçınabilir. Bu tepki, başkalarıyla yakın bağ kurma veya sürdürme güçlüğünü yansıtan bir davranış modeli olan kaçınmacı bağlanma stili ile uyumludur. Kaygılı bağlanma stiline sahip olanlar dışarıdan onaylanmaya ihtiyaç duyabilirken, kaçınma stiline sahip olanlar oldukça bağımsız ve kendi kendini motive eden kişiler gibi görünebilir.

Bazıları “ilişkiler için fazla meşgul” görünebilir. Kırılganlık riski taşıyan ilişkilerden aniden çekilebilirler. Reddedilmekten çok derinden korktukları (kontrol edemedikleri) başkalarına karşı olumlu duyguları bastırmak için mantık dışı davranışlar sergileyebilirler. Odaklarını kendi ihtiyaçlarına ve rahatlıklarına (kesinlikle kontrolleri altında olduklarını hissettikleri şeyler) yönlendirebilirler. 

Terk Edilme Korkusunun Yaygın Belirtileri:

1. İlişkilerde kaygı

En şiddetli şekilde terk edilme sorunu yaşayan biri sıklıkla hayatındaki önemli kişilerin kaçınılmaz olarak onu terk edeceği, öleceği veya reddedeceği sarsılmaz duygu veya düşüncelerle uğraşır. Beklenen ihanet duygusunu romantik ilişkilere ve yeni arkadaşlıklara yansıtmak çoğu zaman çözülmemiş terk edilme sorunlarının bir işaretidir. 

2. Güvensizlik

Terk edilme sorunu yaşayanlar arasında güvensizlik ve değersizlik duyguları yaygındır. Güven eksikliği yaşama ve dış onay arama olasılıkları daha yüksek olabilir veya olumlu ve moral veren insanlar ve durumlar arasında bile kendilerini genel olarak korunmasız ve savunmasız hissedebilirler. Terk edilme korkusu, hem diğer insanlara hem de kişinin insanlarla ilgili kendi yargılarına güvenmeyi zorlaştırır. 

3. Aşırı düşünmek ve sürekli şüphe duymak 

Terk edilme veya reddedilme olasılığını takıntı haline getirme alışkanlığı, kişinin bunu daha başlamadan önlemenin yollarını planlamasına neden olabilir. Bir kişi partnerinden haber alamazsa, davranışlarının anlamları üzerinde yoğun olarak düşünürse, onu tekrar tekrar arayabilir veya mesaj atabilir, sadakatsizlikten şüphelenebilir, sinirlilik gösterebilir veya planlardaki bazı değişikliklere aşırı tepki gösterebilir ve kaygılı hale gelebilir. 

4. İlişkilerde öfke ve değişkenlik

Terk edilme sorunları tipik olarak bir kişinin gerçekten istediği sonuçları kontrol etme gücünü elinden alan travmatik bir durumdan kaynaklanır. Örneğin bir ölümü önleyememek, bir eşin ayrılmasını engelleyememek, kendisini veya başkalarını herhangi bir zarardan koruyamamak gibi nedenlere bağlı olabilir. Göz ardı edildiği takdirde, altta yatan bu durumlar yıllar sonra hâlâ öfkeyi alevlendirebilir. İnsanlar kendilerine o dönemi hatırlatan durumlarda kolaylıkla tetiklenebilirler. Şiddet ve öfke sevilen birine ya da kişinin kendisine yöneltilebilir ya da belirli fiziksel ya da davranışsal ifadelere kanalize edilebilir (örneğin, birisinin onları reddedeceği düşüncesiyle şiddetle tetiklendiğinde duvara yumruk atmak gibi).

5. Güven sorunları

Terk edilme sorunları genellikle başkalarına olan güven eksikliğinden kaynaklanır. Bu güven sorunları ,güvenme veya güvenilme yeteneğini sınırlayan sağlıksız duygusal bağlar olarak ortaya çıkabilir. Sadakat konusunda ya hep ya hiç yaklaşımı, gelecekteki hayal kırıklığını önlemek için başkalarından gerçekçi olmayan beklentilere veya diğerlerinden tamamen kopmaya yol açabilir. Aşırı vakalar inziva benzeri davranışları içerebilir.

6. Bağlanma sorunları

Terk edilme sorunları bağlılık sorunları olarak ortaya çıkabilir, bu da kişinin uzun vadeli veya duygusal açıdan bağlı bir ilişkiye tam olarak kendini veremediği anlamına gelir. 

7. Hızlı bağlanma

Belki de beklenmedik bir şekilde terk edilme sorunlarının ortaya çıkabileceği yollardan biri, yeni insanlara çok çabuk bağlanmak olabilir. Çoğunlukla terk edilme sorunlarıyla bağlantılı olan bağlanma sorunları olan bir kişi, o kişiyi çok iyi tanımasa bile duygusal olarak başkalarının ilgisine gerçekten bağımlı hissedebilir. 

Terk edilme sorunu yaşayan insanlar, insanların onları terk etmesinin kaçınılmaz olduğunu düşündüklerinden, ilişkinin devam eden evrimine güvenmedikleri için mümkün olan en kısa sürede derin ilişkilere girmek için acele edebilirler.

8. Duygusal ulaşılamazlık

Güven sorunlarına benzer şekilde bu durum dışarıdan bakıldığında mesafeli veya soğuk bir karakter özelliği olarak görülebilir. Aynı zamanda yalnızca yakın bir fiziksel ilişki içinde olmak gibi anlamlandırılan bu yaklaşım, duygusal bir ilişki kurmaya mesafeli durmayı içerir. 

9. Gerektiğinde ilişkileri bırakmamak

Mantığın aksine, bazı insanlar terk edilme veya yalnız kalma korkusuyla çürüyen bir ilişkiyi terk etmezler. İlişki ne kadar zehirli veya sağlıksız olursa olsun, kişi “Devam et ya da öl” yaklaşımını benimseyebilir.

10. Reddedilmeyi kabul edememe

Bu davranış basit inkarın ötesine geçebilir. Kişiler reddedildiklerine inanmayabilirler ve ilişkiye tutunmaya çalışabilirler veya kişiyi ilişkide kalması konusunda iknaya ve manipüle etmeye çalışabilirler.

Not: Bir kişinin artık devam etmek istemediği bir ilişkiden çıkmasını engellemek bir tür istismardır. 

11. Depresif davranışlar 

Terk edilme korkusu dayanılmaz hale geldiğinde ruh sağlığının bozulmasına ve fiziksel zarara yol açabilir. Terk edilme sorunlarının temel nedeni travma ise anıları tetikleyen veya bu kalıpları kopyalayan olaylar derin üzüntü ve depresyona neden olabilir.

12. İstismar, taciz veya şiddet

Nadir durumlarda terk edilme sorunlarıyla uğraşan bir kişi, terk edildiğini veya terk edilme ihtimalinin olduğunu hissettiği durumlarda duygusal, sözlü veya fiziksel şiddete başvurabilir. Bir hayvana, çocuğa, ebeveyne, eşe, iş arkadaşına veya sevilen birine yönelik manipülasyon, takip, taciz veya istismar, bir kişinin başka bir kişiyi kontrol etmek için büyük çaba harcaması durumunda ortaya çıkabilir. 

Sorunları Çözmek ve İyileşmek

İşin iyi yanı bu duyguların nereden geldiğini bilmek, onların üstesinden gelmenin ilk adımıdır. Başlangıç ​​olarak bağlanma kalıplarınızı anlamak için terapiye başvurmak, ilişkilerdeki davranış kalıplarına dair farkındalık getirecektir. Bir kez farkındalığa sahip olduğunuzda, bu sizi başkalarıyla bilinçli olarak daha sağlıklı bir şekilde etkileşim kurma becerisiyle donatır. Üstelik, kaygılı veya kaçınan bağlanma stilleri ile tutarlı davranışsal özelliklere sahip olsanız bile, kendinizi güvenli bir bağlanma stiline doğru harekete geçirecek çalışmayı yapmanız mümkündür.

Son Söz

Terk edilme sorunlarının bir kişinin hayatının bir bölümünü diğerlerinden daha fazla etkileyebileceğini (örneğin, platonik arkadaşlıklardan çok aşk ilişkisini) ve kişinin zamanla güvenli ve güvensiz bağlanma stilleri arasında gidip gelebileceğini hatırlamak önemlidir.

Sevgiyle ve Işıkla,

Sevgim Çöloğlu

YOU MIGHT ALSO LIKE

1 Comment

Leave A Comment

You must be logged in to post a comment.

Abone Ol